Weapon Plus...




Weapon Plus, Grant Morrison'ın topyekün Marvel evrenine, özelinde Wolverine'e ve X-Men'e ve bence çok önemli bir köken revizyonu olarak Kaptan Amerika'ya sarsıcı katkısı...

V For Vendetta'yı hatırlayalım: Alan Moore'un okuyucuya 'Vendetta' ya da 'Vengeance' kelimelerinin başharfi olarak hazmettirdiği V, hikayenin bir noktasında bir harf oyunuyla V (5) numaralı deneğe evrilir...

İşte Grant Morrison da aynı oyunu oynuyor bize: Yılların Weapon X'i bir anda Weapon 10'a dönüşüyor, Weapon ise öncülleri ve ardılları olan dehşetengiz bir projenin kod adına...

Alan Moore'un bu V oyunundaki deha bana hayli yaratıcı gelmişti. Lakin Grant Morrison'ın buna öykünmesi de, fikrin (ç)alıntı olmasına rağmen, hikayenin güzelliğinden götürmemiş...

Grant Morrison'ın X alemine aniden soktuğu Fantomex'i yaratmasındaki amaç hemen kendini belli ediyor: Weapon Plus gizemini ağır ağır afişe etmek! Kendisini Xavier'a ve Jean Grey'e Avrupa'nın en kötü şöhretli mutantı ve bir hırsız olarak tanıttıktan hemen sonra Weapon 12 olayına bulaştığından bahsederek Weapon Plus öyküsünün başlama vuruşunu yapan Fantomex, Xavier'ın 'Nedir bu Weapon 12 hikayesi kuzum?' merakını şu sözlerle yanıtlıyor:

Weapon XII askeri tesislerde sürdürülen canlı silah denemelerinin son örneği... Weapon XII insan ırkının mutant tehdidine son yanıtı... Yapay bir evrim!

Fantomex Weapon XII'yi açıklıyor...

Grant Morrison'ın X-Men dümenine geçmesiyle birlikte 'homo sapiens'ın bir yokoluşla karşı karşıya olduğu, 4 kuşak içerisinde yerini 'homo sapiens superior'a bırakacağı dillendirilmeye başlanır. Dünya üzerindeki mutant sayısı büyük bir hızla artmakta, insan - mutant çatışmaları sokaktaki adam düzeyinde alenen yaşanmaktadır. Bu tükeniş süreci daha Morrison'ın yazdığı ilk sayının ilk panellerinde Cassandra Nova, ki kendisi başlı başına bir yazıyı hakediyor, tarafından homo sapiens vahşetine ve soykırımına uğrayan Neandertallerin oldukça kanlı görüntüleri eşliğinde Donald Trask'a anlatılır. Donald Trask'ın belki çok da önemi yok ama amcası Bolivar Trask'ın, sentinel teknolojisini yaratan kişi olarak X evreninde hatırı sayılır bir yeri var illa ki...

Bu yokoluş bilgisi şu yüzden önemli: Weapon Plus, daha 1940'larda mutantlar henüz sadece az sayıdaki insan tarafından farkedilmişken, hakim tür 'homo sapiens'in yerine geçecek bir tehdit olarak algılanmasıyla başlatılmış bir program. Amaçlanan geleceğin potansiyel insan - mutant savaşlarında mutantları yokedecek ve insanlara zaferi getirecek süper askerleri yaratmak...

Fantomex'in Weapon XII özelinde Weapon Plus'a girişi...

İnsanların hükümetleri mutantların ne olduğu hususunda hayal ettiğinizin çok ötesinde bilgi sahibi. Bu canavarları sizi öldürmek için geliştiriyorlar!

Fantomex boşuna söylemiyor bu sözleri... Taa 1940'lardan bugünleri gören ve buna göre daha o günden pozisyon alabilen bir birikime ve bilince sahip şu 'homo sapiens'!



Weapon I

Pekiyi Weapon Plus'ın Kaptan Amerika ile yolları ne zaman çakışıyor?

Captain America ya da Weapon I

Tahmin edeceğiniz üzere taa en başında. Kaptan Amerika gizli Weapon Plus dosyalarında Weapon I olarak tanımlanmış durumda ve her ne kadar devletle zaman zaman fikir ayrılığına düştüğü ve asileştiği dönemler olsa da Weapon Plus programını yürütenlerin en başarılı olduğunu kabul ettiği proje...

Weapon Plus yöntemlerini sürekli çeşitlendiren bir program. Weapon I için insan sınırlarını en üst seviyeye çıkaran süper insan serumu bir homo sapiens üzerinde denenirken, başka programlarında hayvanlara ve suçlulara yer veriliyor ya da Weapon X'de olduğu gibi denek olarak homo sapiens superior kullanılıyor ve programın başarılı olması için denekte yapay anılar oluşturma tercih ediliyor...

Grant Morrison durmuyor ve Weapon Plus programının başka başarılı kobaylarını tanıtmaya devam ediyor okura...

Paris'teki X-Corporation'ın bir üyesinin İngiltere - Fransa arasındaki Channel Tunnel'da ölmesine neden olan Weapon XII ve onun kelimenin gerçek anlamıyla düğmesini kapatan Weapon XIII ya da bizim bildiğimiz ismiyle Fantomex...

Peşisıra Weapon XV Ultimaton çıkıyor okurun karşısına. Yine Fantomex'in Wolverine'e Weapon XV'i anlatmak için söyledikleriyle sözlerimi sürdüreyim:

Dostum, sen ve ben onun yanında fosil sayılırız!



World

Weapon Plus'ın World'ü

Pekiyi bunca dehşetli proje nerede sürdürülmekte, nanosentinel teknolojisiyle hamanlanmış insanlar yapay evrime tabi tutularak ve eleme yöntemiyle bezelye misali ıslah edilerek nerede süper askerlere dönüştürülmekte derseniz, mesela Weapon Plus programının İngiltere ayağının merkezi World laboratuvarında! Zamanın yapay olarak aktığı, programı yürüten bilim adamlarının zamanı istediklerinde dondurdukları, dilediklerinde hızlandırdıkları dünyanın kalanından soyutlanmış bir yer burası. World sakinleri ise hayatı sadece yaşadıkları fanus içerisinde kabullenmiş, dışarıda birşeylerin olabileceğinden şüphe dahi duymayan ve mutantların onları yoketmek için geldikleri korkusuyla beslenen bir güruh. Tabi bir de nüfusun ince ayarı adına program yöneticilerinin din diye pompaladıkları ve bu insanların inandırıldıkları şekilde vakti geldiğinde ateşteki büyük ödülü elde etmek üzere canı gönülden kabullendikleri ötenaziyi unutmamak lazım...

Sözü yine içeriden birisine, Fantomex'e bırakalım:

Sentinel mikroteknolojisi ve insan genetik materyalinin birleştirildiğini ve bu karışımın sadece 18 aydan kısa bir sürede yarım milyon yıllık bir mutasyona ve gelişime tabi tutulduğunu düşünün...

Böylesi şartlar altında evrimin hızlanması da kaçınılmaz tabi ki. Bu arada World sakinlerine insan dediğime bakmayın. Aslında klasik anlamda insanla alakaları yok, nanosentinel teknolojisiyle cyborglaşmış ve yapay cyborg evrimine uğratılmış bir tür söz konusu olan...



X-Men Origins: Wolverine

Hatırlarsanız X-Men Origins: Wolverine filminde de Wolverine'nin gizemli geçmişine dair ipuçları verilmiş, Weapon X'in aslında Weapon 10, Wade Wilson yani Deadpool'un Weapon 11 olduğu ifade edilmişti. Pekçoklarının aksine benim beğendiğim bu filmi izlerken, birebir sadık kalınması gerektiğini her zaman iddia ettiğim çizgiromanından o zaman iyice saptıklarını düşündüğüm bu mevzu, Grant Morrison dönemini okumaya başlamamla birlikte bir miktar daha anlaşılır oldu açıkçası...

Anlaşılır oldu derken de temkinli olmalı insan...

Anlaşılır oldu da ne kadar...

Bir diğer yazar çıkıp da bu 'status quo'yu da alaşağı edecek bir öykü kotarana kadar...

Hep öyle olmuyor mu zaten!




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutantın Alpha’sı, Gamma’sı, Omega’sı...

Nils Holgersson ve Morton: Sapasağlam Bir Çocukluk Nostaljisi...

Clone...