Harbinger - Omega'nın Başkaldırısı


İsmim Toyo Harada.

Sen ve ben, sıradışı olsa da doğal, beşeri bir fenomenin parçalarıyız. Tarih boyunca bize birçok ad takıldı. Genellikle korkudan kaynaklanan adlar. Ben, bizleri psiot diye adlandırıyorum.

Dünyada üç tür insan var. Normlar, bazısı sezgi sahibi, bazısı değil. Uyuyanlar, içlerinde saklı, kilitli bir yeteneği olanlar. Çoğu da onu asla keşfedemez. Ender rastlanır. Ve biz, doğuştan Aktif olanlar. Çok çok nadir..

Yolun sonuna geldin, Peter. Çok uzun zamandır kaçaksın. Birçok kötü seçim yaptın. Benliğini kaybetmiş haldesin. Dünya da şu an tıpkı senin gibi. Tarihin sonuna gelmiş halde. Hepimiz bunu hissedebiliyoruz. Fakat bu son yazgının tecellisi değil. Kendi hatalarımız yüzünden. Miras almaya değer bir uygarlık yaratacak tüm kaynaklara sahiptik. Ne var ki benim kuşağım domuzlardan farksızdı. Bencilliğimiz ve açgözlülüğümüz yüzünden senin kuşağına bir hiç bırakıyoruz.

Ama hala gidişatı düzeltebiliriz. İşte o zaman tüm potansiyelimizle ayağa kalkarız. Ama seni eğitip o potansiyele ulaştırabilecek dünyadaki tek insan benim.

-------

İşte Harbinger (maalesef cildin herhangi bir yerinde Harbinger sözcüğünün, konuşma balonlarında çevrildiği haliyle 'Müjdeci' demek olduğunu açıklayan bir dipnota rastlamadım ki bu bence önemli bir ayrıntı..) bu; bir vakıf olarak adlandırılsa da vakfın yöneticisi de olan büyük ve dünya çapında etkin bir şirketler grubunun sahibi bir psiotun, Toyo Harada'nın, sözde bu yukarıdaki idealleri uğruna eğitilen, gerçek potansiyelleri ortaya çıkarılmaya çalışılan özel gençler için okulu..

Evet, aynen Charles Xavier'ın yetenekli gençler okulu gibi. Zaten bu benzeşim Peter'ın okul günlerinin başlamasıyla kostümler ve janjanlı isimler (Hidden Moon, Livewire vs.) çerçevesinde devam ediyor. Farklılık öyküyü aktarım dilinde: Harbinger, X-Men'i vakti zamanında Stan Lee değil de Warren Ellis yazsaydı olacağı hal gibi. Daha karanlık, şiddet ve vahşet dozu bir hayli arttırılmış..

İlk üç fasikülde özel olduğu için dışlanmış, yardıma muhtaç yeniyetme klişesi ile harmanlanmış Charles Xavier'ın bir türevi şeklindeki senaryo formülizasyonu çıkıyor okurun karşısına. Ki aslında bu harman da onyılların X-Men kronolojisinde (ve hatta sinemasında) defalarca kullanılmış bir formül. Dolayısıyla biraz buruğum, denenmiş formüller değil, daha özgün anlatılar beni yakalayan. Ve fakat dördüncü fasikülle birlikte hafif bir heyecan duyuyorum. Harada'nın Peter'a gösterdiği bir video ile Harbinger Vakfı'nın o kadar da masum olmadığını düşünmeye başlıyorum. Bir 'Uyuyan'ın saklı yeteneklerini aktive etmek için uygulanan yönteme dair bir görüntü bu ve işlemin sonucunda 'Uyuyan' kafatası patlayarak feci şekilde ölüyor. Harada'ya göre bu ödenmesi gereken bir bedel. Ortaya çıkaracağı muhteşem sonuçlar uğruna riske edilebilir bir durum..

Olay biraz farklılaşmaya başladı değil mi!



Dikkat edildiyse önceki paragraflardan birinde Toyo Harada'nın dile getirdiği ulvi idealler için 'sözde' sıfatını kullanmıştım. Bu şekilde nitelendirmemin sebebi yine bu dördüncü fasikülün ilerleyen sayfalarında Harada'nın ideallerinin o alışageldiğimiz 'Tek bir canlının bile hayatı değerlidir, yaşam hakkı kutsaldır.' doktriniyle örtüşmediğini farkediyor oluşum. Antisosyal, isyankar, alaycı ve bağlılığı şüpheli Peter'ın Harbinger Vakfı'na mutlak adanmışlığını sağlamak üzere Harada, Peter'ın yegane dostunun ölüm emrini vermekten çekinmiyor. İşte burası artık apayrı bir hikaye okumaya başladığımı düşündüğüm o dönüm noktası. Harada'nın bambaşka, her yol mübahcı diğer bir yüzü ortaya çıkıyor. Cildin beşinci ve son fasikülü zaten bunu öğrenen Peter ve Toyo Harada arasındaki, sanıyorum tüm seriye hakim olacak psikolojik ve fiziksel mücadeleye bir giriş niteliğinde..

Harbinger'ın bu ilk cildine not veremiyorum, bilinmezlerle doluyum.

An itibariyle Harada'nın altın çocuğu Peter Stanchek'in serinin kahramanı mı yoksa isyankar, bol kaprisli bir genç mi olduğuna karar veremiyorum..

Yine an itibariyle albümün hemen başındaki onsekiz yaşındaki Harada'nın, sonrasındaki dehşet panelleri öncesi 'Beni kendinizden koruyun!' derkenki hali mi gerçek benliği yoksa Peter Stanchek'e yardım elini uzatırkenki duyarlı, güzel günler görmek adına yola çıkmış hali mi, bilemiyorum..

Harada, yöntemleri sert bir Xavier mı yoksa evrimin bir sonraki adımı homo sapiens superior'ın ortaya çıkmasıyla homo sapiens'ın yok olmaya mahkum ve gerekli olduğu doktriniyle Magneto mu? (Gerçi Magneto'nun bu önermesinde haklılık payı hiç mi yok, o da ayrı bir mevzu..)

Eğer hikayenin kötü adamı oysa, derinlikli - sağlam bir kötüyle karşı karşıyayız ve bana göre bir serinin başarısı kötülerinin ne kadar iyi işlendiğiyle doğrudan bağıntılı..

Bir dipnot olarak geçeceğim, Valiant markasının 2012'de el değiştirmesiyle birlikte moda hareketle sıfırlanan ve yeniden başlayan bir seri Harbinger. Albümün orijinali (Harbinger - Omega Rising) hakkında yazılan bazı yorumlardan yazar Joshua Dysart'ın 90'larda anlatılan hikayeyi - illaki farklılaştırarak - yeniden okura sunuyor intibası edindim..

Yine bir dipnot olarak yazacağım, bilinirliği bu kadar az olan bir seriyi Büyülü Çizgi Roman keşke daha düşük tuttuğu bir tanışma fiyatıyla ya da yeniden çizgiroman okurunun beğeni radarına giren ikili - üçlü fasikül formatında çıkarsaydı..



Ve son dipnot.. Joshua Dysart (yazar) ve Khari Evans (çizer) sözüm size. 'Norm'un yani sıradan insanın ne olduğunu açıklarken illaki onu atletle televizyon izleyen zavallı kaybeden bir kişilik olarak mı resmetmek zorundasınız. Normal insan da eli - ayağı düzgün, evinde de belli bir şıklık seviyesini yakalamayı başarmış, elinde bir kitap hadi bilemedin bir çizgiroman okuyan, düşünen, tartışan, zeka sahibi birisi olamaz mı! Yoksa bunlar da mı süper olmanın bir uzantısı, sadece süperlere tanınmış bir ayrıcalık?


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutantın Alpha’sı, Gamma’sı, Omega’sı...

Nils Holgersson ve Morton: Sapasağlam Bir Çocukluk Nostaljisi...

Clone...